Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. Bu düzenleme Türk Medeni Kanununun 185. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Eşlerden biri ortak konuttan gidip terk ettiğinde birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal etmiş olacaktır. Evliliğin genel hükümlerinden olan birlikte yaşama yükümlülüğünün ihlali ile terk eylemi özel ve mutlak boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir.
Terk sebebiyle boşanmanın koşulları:
- Terk eylemi
- Terk eyleminin isteğe dayalı olması
- Evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülükleri yetine getirmeme niyeti
- Terkin haklı bir nedene dayanmaması
- Terkin en az 6 ay sürmüş olması
- Ortak konuta dönüş ihtarının yapılması ve bu ihtarın sonuçsuz kalması
Buradaki esas fiil ortak konutun terk edilmesidir. Yine kanunun 186. maddesinde göre “Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.” Ortak konut eşler tarafından birlikte seçilmediği takdirde terkin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır. Evlilik hayatının kurulacağı konutu eşlerden birinin seçmiş olması da ortak konut olarak kabul edilemez.
Kanun koyucu birlikte yaşama yükümlülüğünü koruduğu için eşlerin yemekte, sosyal ortamlarda, yatakta paylaşımlarının olmaması terk sayılmayacaktır.
Eşlerden biri, diğer eşi ortak konutu terk etmeye zorlar veya onun ortak konuta dönmesini engeller. Böyle bir durumda, ortak konuttan uzakta olan değil, ortak konutu kullanmaya devam eden eş terk etmiş sayılır
“Somut olayda terk edilen, erkek değil kadındır. Çünkü kadın ortak konutu terk etmeye
zorlanmıştır. Erkeğin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Mevcut duruma
göre, erkek tam kusurlu, kadın ise kusursuzdur. Kadının karşılık boşanma davası açması hakkın kötüye
kullanılması niteliğinde değildir. Erkeğin boşanma davasının reddine, kadının karşılık boşanma
davasının kabulüne karar verilmesi gerekir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/18628 Karar No: 2017/7501
Nitekim, hastalık, hapis, yurt dışında çalışma zorunluluğu, eğitim, askerlik veya esaret gibi bir neden yüzünden ortak konutta yaşama şansı bulamamış olan eş diğerini terk etmiş sayılmayacaktır.
Ortak konutu terk tarihinden itibaren süre işlemeye başlayacak ve terk edilen eş 4 ay geçmesi sonucunda terkedilen eş terkeden eşe ortak konuta dönmesi için ihtar çekecektir. Bu ihtar sonucunda 2 ay geçmesi ile terk sebebi ile boşanma davası açılabilecektir. Kanundaki süreler asgari süreler olup terk eden eşe düşünmesi için fırsat tanımaktadır.
Belirtmek gerekir ki 4. ayın sonunda çekilen ihtar o zamana kadar yaşanmış olayların affedildiği niteliğinde olacağından geçmiş dönemde yaşanan olaylara dayanarak geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası açılamayacaktır. Eve dön ihtarından önceki olaylara dayanılarak terk dışındaki bir nedenle boşanma dâvasının açılması mümkün değildir.
Eşlerin ortak konutta birleşmeleri o ana kadar işlemiş süreleri sona erdirir. Tekrar bir terk eylemi gerçekleşmezse terk sebebine dayalı boşanma davası açılamaz.
“Erkeğin ihtar öncesi eylemleri affetmiş olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin evin kilidini değiştirdiği, kadının ise hasta kayınvalidesinin ortak konutta kalmasını sorun ettiği, bu sebeple tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadına kusur olarak yüklenen “Hasta kayınvalidesinin ortak konutta kalmasını sorun ettiği” vakıasından sonra erkeğin terk ihtarı göndermekle önceki döneme ait davacı davalı kadının ihtardan sonra gerçeklesen başkaca bir kusurunun varlığının da ispatlanamadığı, bununla birlikte davalı-davacı erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve evin kilidini değiştirdiği anlaşılmaktadır. Gerçeklesen bu durum karsısında evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/2658 Karar No: 2021/1627)
Ortak konuta dön ihtarı samimi olması gerekmektedir. İhtarın samimi olabilmesi için terk eden eşin ortak konuta dönmesi için tüm olanaklar sağlanmalıdır. Bu durumda ortak konutun anahtarı ve en azından ortak konuta ulaşılabilecek kadar yol masrafının da ihtara eklenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda ortak konut dönecek olan eşin dönmesine elverişli halde tutulmalıdır. Somut olayın özelliklerine göre samimi ihtar incelemesi değişiklik gösterecektir.
Eve dön ihtarı noter veya aile mahkemesinden talep edilmesi zorunludur. Her iki durumda da terk eden eşin beyanına göre ihtar çekilecektir. Hakim veya noter tarafından terkin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği incelenemez. İnceleme konusunu yapacak olan boşanma davasının açılacağı aile mahkemesi olacaktır. Yine belirtmek gerekir ki ihtar konusunda yetki belirlemesi yapılmamıştır. Herhangi bir noter veya aile mahkemesinden eve dön ihtarı gönderilebilir.
Terk nedeni ile boşanma davasında terk eden eş, terk etmedeki haklılığını değil ortak konuta dönmemesini haklı kılan bir nedenin bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Bu konuda ispat yükü kendisine ihtar gönderilmiş eşe aittir.
“Terke dayalı davanın reddedilebilmesi için terkte haklılığın değil, eve dönmemekte haklılığın kanıtlanması gerekmektedir. O halde toplanan delillerle, ihtarın samimi olup olmadığı, davalının ihtara uymamakta haklı olup olmadığı değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”( Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Esas No: 2017/6538 Karar No: 2019/3363)
“İstinaf dairesince, erkeğin terke dayalı davası kabul edilip kadının boşanma davası reddedilmiştir. Davacı-davalı erkek tarafından usulüne uygun şekilde çekilen eve dön ihtarına uymayan davalı-davacı kadın eve dönmemekte haklılığını kanıtlayamamıştır. Gerçeklesen bu durum karsısında, davalı-davacı kadın tam kusurlu olup tamamen kusurlu olan es lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Türk Medeni Kanunu’nun … maddesinde belirtilen şartlar oluşmamıstır. Belirtilen nedenlerle davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Esas No: 2017/7185 Karar No: 2019/3062)